GEZİyorum

Name:
Location: EDİRNE, Türkiye

Wednesday, February 21, 2007

Haritaya gerek kalmadı aslında, ayaklar doğru rotada ..

Duomo
Çook şekerdiler, ama onlar da düzeltemediler bu yamuk kuleyi.
"We need more people" dedi yaşlı amcam.
Haklı, ne denir.
Pisa'ya gelen herkes uğraşmış, düzeltememiş, olmuyor..


Ben de denedim, ama yok.
Sonunda Rehberim süper yorumuyla noktaladı:
"Aman ne uğraşacağım ya o beni düzeltsin ben niye düzelteyim"




Roma = Amor
:)




Yemyeşil bir şehir.
Şımarık değil bir de, gelen onca turiste rağmen.
Neyse o..





Market ararken Bio ürünler satan bir yere girmişiz.
Kurabiyeden meyve suyuna herşey doğal
ve Türkiye'deki gibi uçuk değildi fiyatlar.
Sepetimizi doldurduk en azından kahvaltı ve gece ileri saatlerde atıştırmak için.
Limonlu kurabiyeler özellikle çok lezzetliydi.
Peynir için aynı şeyi söyleyemem..


Orjinal panjurlardan,
evlilik hayali kuran Türk filmi insanları,
böylesini hayal etmişler midir acaba??


Bu evde bir çocuk var


Yeni bir iş alanı açtık Pisa çimlerinde.
İlk önce uyarılarını önemseyip çimlere basmaya bile korkarken
baktık uyarıyı takan yok.
Önce fotoğrad için girdik çim olan alana
sonra güvercinleri besledik,
önce bir taneydi,
duyan geldi.
Sonuç bu.
Koca kurabiye paketinin dibini bulduk.
Ama bizden sonra da yiyecek birşeyler atanlar oldu.
İtalyan Eminönü olabilir burası da, potansiyel var.


Çeşmeden su içmeden geçmiyor kimse..




Botanik müzesi.
Biz kaçırmışız kapanış saatini.
13.00 te kapanıyormuş.
Dönüşte uğradığımız için giremedik.
Kapıdan gördüğümüz kadarıyla çok şey kaçırdık.


Nehir kenarında yürüyün mutlaka, köprülerden geçin.
Ben Duomo ve Kulenin olduğu meydandan daha iyi vakit geçirdim buralarda.




Açık havada bir kitapçı.
Türkiye'de yok bir örneği.
bence iyi bir düşünce.
İsteyen kitabı alıp bankta oturarak inceleyebilir.

18.00 trenle döndük 4 günlük evimiz Floransa'ya.
1 gün yeterli Pisa için.
neler yapılabilir:
--- Duomo-Pisa-Vaftizhane gezilebilir
---Arabanız varsa sahile gidilebilir ama yürüyerek pek tavsiye etmiyorum
---Nehir kenarında dolaşılmalı
---Hediyelik olarak Pisa Kulesi anahtarlıklar, kalemlikler çok hoştu.
---Pisa'da güvercinler beslenebilir
---Botanik Bahçesi mutlaka ziyaret edilmeli ( ama 13.00'e kadar kapıda olun)

Wednesday, February 14, 2007

Milano'ya hoşçakal (9 şubata kadar)
Rota: Floransa
Vaztizhane kapısı


Yusufun köle olarak satılması, Adem ve Havva'nın cennetten kovuluşu, Nuh'un sarhoşluğu


resmedilmiş ayrı ayrı 10 rölyefte


Michelangelo'nun ünlü Davud heykeli


Rönesans insanının simgesi


kendinden emin, güçlü, zalime karşı zaferi simgeliyor(muş)


bu signoria meydanındaki kopyası


orjinali Accademia'da


ve fotoğraflanmasına izin yok


Bilgilenmek gerek bakgeç turist olmamak için :)


DUOMO KUBBESİ
anladığım kadarıyla cennet-cehennem ve yargı anı anlatılıyor
Kadınlar hayatın her yerinde

DUOMO ZİRVEDEN
YORGUNUZZZ



DUOMO ZİRVEDEN FLORANSA



FLORANSA PANOROMA



DUOMO

CRIMINAL MUSEUM
(Vaktiniz varsa uğrayın, farklı bir deneyim. Tarihte en çok iz bırakmış seri katiller, hayatları, birebir uarlanmış heykelleri, fotoğrafları ve icraatları (!) herşey var. Ben korktum izlerken.
Hannibal da burda bu arada




Scooterrrr her yerdeler


DUOMO TOWER



Ponte Vecchio (Gece de çok hoş görünüyor




Ponte Vecchio gece ( demiştim :) )

uğramadan olmaz

biz en az 6 kez geçmişizdir



Tuesday, February 13, 2007




İlk gün uçağımızın indiği şehir olduğu için Milano'dayız.


Ama seçme şansım olsaydı bu şehir olmazdı İtalya turunun başlama noktası.


Çok büyük bir kayıp değil Milano bence.


Bir de yanlış bir şehir bu ülkeyi tanımaya başlamak için.


Ankara gibi, dışarıdan gelen biri için hemen sevdirmiyor kendini, Venedik, İzmir, İstanbul gibi gördüğün anda çarpmıyor yabancıları.


Biraz zaman geçirmek, yaşamak, özelleştirmek gerekiyor.


Yavaş yavaş ısınıyor size ve hemen öyle kaynaşmıyor.


Havaalanından şehir merkezine sanayi bölgesinden geçen uzun bir yolun sonunda ulaşılıyor.


Milano deyince hemen moda gelir akla ama aslında sanayi de çok gelişmiş durumda.


Yemek yedikten sonra elimizde hotellerden seçtiğimiz ilkiyle başladık, şansımız yaver gitti.


The Best Hotel'i seçmiştik 4-5 hotel arasından.


İyi etmişiz, hem elimizle koymuş gibi bulduk, çok yakındı merkez istasyona; hem de bir hotelden beklediğimiz herşeyi karşılıyordu.


Yani temiz, gürültüsüz ve sıcak suyu var.


İhtiyacımız olan bunlar, tüm gün ve gece dışarda olacağımız için temiz çarşaf, sıcak su ve sessizlik yeterli


Bavulları bırakıp Milanoyu keşfetmeye çıktık hemen.


Çok fazla görülmeye değer bir yeri yol aslında.


Bir Duomo su var gotik tarzın en iyi örneklerinden.


Bu bilgiler benim için hep yeni, öğrendiğime göre gotik tarz eserlerin en önemli özelliği kubbelerinin sivri olmasıymış. Fotoğrafa bakarsanız...
Duomo (bir şehrin en büyük kilisesi)



Meydan. Buraya merkez istasyondan metroyla ulaşıabiliyor.


Duomo, Galleria Victoria Emanuele ve alışveriş için bu meydana gidilmeli.
Galleria Victoria Emanuele

Prada, Louis Vuitton vs..


Hani o en pahalı, kaliteli, ünlü markalar Galleria Victoria Emanuele'de.


Kısaca özetle:

Milano = Moda + Alışveriş + Duomo + Düzenli Trafik - Eğlence -
İtalyan tarzı yaşam


YAPMADAN DÖNME:

(yani aslında gitmeseniz de olur ama yolunuz düştüyse...)

1. Duomo'yu görmeden

2.Galleria Victoria Emanuele'de dolaşmadan, güzelim İtalyan markalarının sıralandığı

vitrinlere bakınmadan, yapabiliyorsanız da alışveriş yapmadan :)

3. Duomonun yan tarafındaki binanın merdivenlerinden çıkarak meydanı yukarıdan izlemeden

4.Duomo'nun içine girmeden(Biz gittiğimizde restore ediliyordu ama içine girmeye izin vardı. Yaz döneminde en yüksek noktasına da çıkabilirsiniz belki.)

Sunday, February 11, 2007


Hayattan'ın artık gezi postlarını ve fotoğraflarını kaldıramayacağını farkettiğimdendir ki artık yeni bir blog açmanın zamanı geldi.
Sadece gezi yazıları olacak artık burda.
Diğer yazılar öz hakika hayattanda devam edecek.
Gittiği yere kadar :)
Son gezim sınırlar ötesine olsa da kendimi pek de yabancı hissetmediğim İtalya'yaydı.
11 gün belki ama anlatacak çok şey var.
Blogların özelliğinden dolayı ilk yazı sonda olacak, artık sondan başa doğru okunması gerekiyor.
Başlıyoruz...
Tarih 29 Ocak 2007.
15-20 gündür planlanan gezinin zamanı artık.
Saat 10.45.
Yer Sabiha Gökçen Havaaalanı.
Bir cenin olarak yaptığım yolculuğu saymazsan bu benim ilk uçuşum.
Korkuyor muyum? Hayır ama biraz merak var sadece.
Tahminim Lunapark maceralarına benzeyecek biraz.
Ya da babamın, benim çok sevdiğimi bildiği için babamın arabanın hızını tümseklerde arttırdığında olan karnımdaki hoş hisse benzeyecek.
4 kez güvenlik kontrolünden sonra nihayet koltuklarımızdayız.
Tahminde yanılmamışım.
Aynen lunaparktaki oyuncaklarda hızla yukarı çıkarken karnında duyulan his ve bir de kulaklarda fazlaca bir basınç.
Boğaz harika görünüyor.
Yolculuğun güzel olacağı başından belliydi.
bilmem kaç bin feet yüksekte olmak güzelmiş.



Posted by Picasa

Free Counters
REI Coupon Code

Free cellphonesverizon cell phones